ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNDE SINAV KAYGISININ SOSYAL İLİŞKİLERE ETKİSİ

ÖZET

Diğer tüm kaygı türleri gibi sınav kaygısı da zorlayıcı bir deneyimdir. Bunun biyolojik ve çevresel birçok faktörü olabilir.

 ANAHTAR KELİMELER

Kaygı, Sınav Kaygısı, Ergenlik

GİRİŞ

Kaygı Nedir?

    Kaygı muğlak ve nesnesiz bir duygudur. Kaygılandığımızda tehdidin ne olduğu, nereden, nasıl geleceği belli değildir fakat varlığımız için önemli olan değerlerin tehlikede olduğunu hissederiz. Tehdit altındaki bu değerler çoğunlukla psikolojik varlığımız ya da varlığımızla özdeşleştirdiğimiz değerlerdir. Sevilmeme, reddedilme, yakınlarımızı kaybetme, başarısızlık ihtimallerini o kadar derinden hissederiz ki bu ihtimaller ile yaşamak bizim için eziyete dönüşür. Kaygıyı tarif ederken belirsiz, nesnesiz gibi ifadelerin kullanılması kaygının diğer duygulardan daha az acı verici olduğu anlamına gelmez korkudan farkı nesnesizliğidir.  Aksine, kaygının uzun süreli olması ve yayılmacı bir endişe halinde yaşanması, kaygıyı korkudan bile daha fazla acı verici yapar ve travmatik bir deneyime dönüştürür.

Sınav Kaygısı Nedir?

Sınav kaygısı; önemli sayılabilecek bir değerlendirme durumu karşısında, kişinin bedensel yönden normalden farklı olarak birtakım belirtiler vermesi, daraltı, başarısızlık korkusu ve huzursuzluk şeklinde tepki göstermesi olarak tanımlanır

Ergenlik Dönemi Özellikleri Nelerdir?

Ergenlik dönemi insan hayatının dönüm noktalarından biridir. 12-13 yaşlarında başlayıp 19-20 yaşlarına kadar devam eden fiziksel ve ruhsal olarak çok büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Fiziksel değişime nispeten daha kolay uyum sağlayan ergenler, ruhsal gelişimlerinde bocalamaktadırlar. Ergenlerden bazıları bu dönemi rahat atlatırken, birçoğu derinden etkilenmekte, yoğun bir bunalım ve karmaşa yaşamaktadırlar yani ergenlik duygusal karmaşanın en yoğun olduğu dönemlerden biridir.

Ergenlik dönemi kimlik oluşumunun gerçekleştiği, netleştiği bir safhadır. Erik Erikson´a göre yetişkinliğe sağlıklı geçişin en önemli koşulu kimlik kazanmadır. Kimlik, bireyin kendine özgü davranış ve düşünce bütünlüğüdür. Kimliğin oluşması süreci ergenlikten çok önce başlar ve önceki dönemlerde başarılı sonuçlar alınması yetişkin kimliğine geçişi de kolaylaştırır. Bedeni, çok kısa bir süre içinde yetişkin görünümü alan ergen, artık çocuk gibi davranmayacağını anlar ve “Ben kimim?” “Yaşamdaki amaçlarım neler olmalı?” gibi sorularla kendini sorgular; geleceğe dönük kararlar almaya ve benliğini oluşturmaya başlar. Bu durum ergende kaygı yaratır. Toplum içinde kendi seçtiği ideolojiye uygun bir rol bulursa kimlik kazanma süreci başlar. Bunu başaramayan ergenlerdeyse kimlik krizi devam eder. Pek çok denemeyle bu kriz çözülmezse, ergen kimlik kargaşasına düşebilir ya da olumsuz bir kimlik geliştirebilir.

Bireyler Türkiye’de lise ve üniversiteye yerleşirken gireceği sorunlarla yüksek oranda ergenlik döneminde temas eder.Bu durum ergen kaygısını sınav kaygısıyla harmanlar.

Sosyal Kaygı Nedir?

Sosyal Kaygı bireyin sürekli yanlış bir şey yapabileceği korkusuna kapılması olarak tanımlanabilir. Sosyal Kaygı, bir ya da daha fazla toplumsal ortamlarda, örneğin halkın önünde konuşmak, kamusal tuvaletleri kullanmak ya da toplum içerisinde yemek yiyebilmek ya da yazmak gibi bir korku olarak ifade edilmiştir. Bireyler böyle durumlarda, karşıdaki kişilerin dikkatli bakışları ve olumsuz değerlendirmelerine ya da aşağılamalarına maruz kalmaktan korkmaktadırlar.

Sosyal kaygıya sahip olan kişiler, korkuları yüzünden bu gibi durumlardan kaçınırlar. En yaygın sosyal kaygı türü, toplum önünde konuşma korkusudur. Bir diğer deyişle sosyal kaygı, kişinin başka insanlar karşısında olumlu imaj oluşturma arzusuna rağmen olumsuz imaj bırakacağına dair korkusudur.

Bireyin öğrencilik hayatında başarısızlıktan korkma, başkalarından takdir alma ve başkalarında etki bırakma gibi isteklerinin bireyde kaygı oluşturabileceği bilinmektedir. Ayrıca, anne-babayı hayal kırıklığına uğratma, çevre tarafından küçük düşürülme korkusu gibi nedenlerle birey daha fazla çalışmaya, yüksek not almaya yönelebilmekte ve bu dönemlerde kaygı artabilmektedir.

SONUÇ

Ergenlik dönemi büyük biyolojik değişimler yaşanmasından ötürü kaygının en yoğun yaşandığı dönemlerden biridir. Ergen birey kendi biyolojisini çevreye adapte etmeye çalışırken birtakım sosyal krizlerde yaşar. Psikolojik ruh sağlığının bir bütün olduğunu düşünürsek bu krizler, ergen bireyler için zorlayıcıdır. Hele ki sınav agresyonunda düşünürsek bireyin sosyal desteğe en çok ihtiyaç duyduğu dönem olduğunu söyleyebiliriz. Evde destekleyici bir aile ortamı, sağlıklıbir arkadaş çevresi, okulda koruyucu ruh sağlığı hizmetleri ergen bireyin kaygısında önleyici iyi faktörlerdir. Bu bağlamda aile ve okul iş birliğinin en büyük koruyucu faktörlerden olduğunu unutmamalıyız.

KAYNAKÇA

https://www.kavakliderepsikoloji.com/tr/43343/Kayginin-Anlami
https://acikerisim.gelisim.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/11363/3078/684608.pdf?sequence=1&isAllowed=y

http://www.insulapsikoloji.com/makaleler/ergenlerde-kisilik-gelisimi/76/

                                                                                                                                    Deniz DEMİRTAŞ

                                                                                                                                    İkranur YILMAZ